108

geçenlerde kuzine'de erik turşusu tarifini görünce "şa'ane!" dedim. sanırım iki üç sene önce yalçın'la gittiğimiz bi' yerde meze niyetine votkanın yanında tanışmıştım kendisiyle. şaşkın şaşkın birbirimize baktık; " ne ki bu?" diye. anladık ki erik turşusuymuş. allahım o ne güzel bi'şeydi öyle...

neyse kuzum, işte bu tarifi görünce "hemmen yapmam lâzım" dedim. fakat biliyorsun ki erik mevsimi bitti bitecek. akşam çıkışta markete gittim baktım yeşil erik yok, kırmızı var yeşil yok! manava gittim; var ama nerdeyse yarım kilocuk erik altı lira! "eh be manavcım daha ucuzu yok mu bunun?" "var, ama hem ekşi hem o da beş lira." iyi akşamlar diyerek çıktım.

sonra bizim sokağın başındaki tezgahmanavadam'a baktım. hiç umudum yoktu ama aaa... o da ne! süper şa'ane erikler! "iyi akşamlar! kaç para erik?" "iyi akşamlar... üç lira ama ikibuçuk olur size! "süpermiş! demin şurdaki manava gittim sizde yoktur diye beş lira dedi, hem bunlar daha güzel, bi' kilo alabilir miyim?"


uzun lafın kısası aldım erikleri geldim ama iş erikle bitmiyor ki! tane karabiberle kişniş tohumunu da iki numaraya aldırdım. limon sirkesinin varlığından bile bi'haber yaşamıştım bugüne kadar, limon sirkesi ve kereviz tohumu bulmam lâzımdı. perşembe akşamı beşiktaş'a uğradım, limon sirkesi ve kereviz tohumunu da buldum kolayca... ancak kereviz tohumunu lırken aktardaki amcayla şö'le bi' konuşma geçti aramızda;

- kereviz tohumu var mı?
- var...
- hmmm... ne kadar?
- size ne kadar lazım?
- bi' çorba kaşığı kadar ama nerelerde kullanılır bu?
- ... siz n'apıcaksınız?
- ben turşu yapıcam ama yemeklerde falan kullanılır mı ki? fazla alayım?
- prostat için alıyorlar...
- hıı... yüz gram yeterli sanırım...

şimdi mutfakta iki kavanoz içinden yeşil yeşil bakıyorlar. (yok yok fotoğraftakiler değil benimkiler canım, kuzinenin erikleri onlar)