hangisi gerçek mutluluk diye sordum bi'gün kendime. çünkü iki çeşit mutluluk vardı; biri o anda diğeri sonrasında... nasıl mı? mesela çikolata yemek istersin deli gibi, yediğin anda acayip mutlu olacaksın, yemezsen ertesi gün ya da bi'ay sonra afferim diyeceksin kendine ve gurur duyacaksın, mutlu olacaksın.
hangisiydi beni gerçekten mutlu eden ve hangisine göre yaşamalıydım?
bi' süre ilkini denedim açıkçası. hazzın peşinden koşmak, anlık hazlar için yaşamak ve tadlarına bakmak çok cazipti doğrusu.
zaman geçtikçe mutluluk mutsuzluğa dönüşmeye başladı. anlık olarak varolup, geçip gittikten sonra çok zaman hatırlanmaya bile değmeyen ve birbirinin aynı günlere dönüştü hayat.
"Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe susuzlukları artar."
Muhittin-i Arabi
sözünü daha duymamıştım ama gayet iyi hissedebiliyordum.
böylece bir kriter geliştirdim kendime; karar vermem gerektiği anda, sonrasını düşünüyorum o andaki duygularımdan sıyrılmaya çalışarak. duygularıma pek kapılmamam gerekiyor böyle anlarda çünkü onlar genelde haz peşine gitmeyi tercih ediyorlar. oysa bakınca duygular çok güvenilecek kılavuzlar değil. çünkü bugün hoşuma giden ya da sevdiğim şeyi yarın sevmeyebiliyorum. daha ben'le ilgili, daha evrensel ve daha sonsuz birşey olmalı kılavuz aldığım şey ki, her zaman aynı yolda ilerlemeye devam edeyim.
çok kolay olduğunu söylemedim. hatta çok zaman insanın canı fena yanabiliyor.
ama sonrası... etrafındaki herşeyle barışık bir hayat sürmek; akıntıda, onun kusursuz gidişine uyumla akmak gibi...
fotoğraf için kovuktaki şa'ane insan'a teşekkürler...
Perşembe, Kasım 30, 2006
154
zaman: 13:13
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
ben bu tarz mücadelelerde hep kaybetmişimdir, en sonunda ben de böle bir adamım deyip kabullendim herşeyi. herkes mükemmel olsaydı zaten çekilmezdi hayat, benim gibiler de lazım :))
kasmamak lazım, çünkü hep ulaşamadığımızda arıyoruz "mutlu olmayı".. sanırım tarifi yok gerçek mutluluğun.. yani, en azından bi süre..
ihsan
guzel bir yazi olmus, bende buna benzer birseyler yazmayi dusunuyordum.
siz kendinizi bilirseniz hayatta o yönde bir şeyler çıkartıyor üzerinize...
dememek lazım bana da ihtiyaç var diye... denemek lazım... eğer tarzınıza uymuyorsa her seferinde ülker çikolatayı yemek o zaman demek lazım "neyse efendim bize de lazım" denemeden rahatlayamaz insan... benimki yalnız bir görüş kalabalık olmasını yeğlerdim ama o kadar az ki..
Yorum Gönder