Cuma, Nisan 21, 2006

75

son bir haftadır iki aylık iş yaptım. "etkesmesi" denilen bi' olay var ya hani, bilimsel ismini bilemiyorum kuzum; hamlıktan kaynaklanan ağrılar için deniyor ya o işte. ondan oldu bana, merdiven inip çıkmak bile işkenceye dönüştü. neyse, bahar temizlikleri sebep bu ağrılara. dün akşam da evin badanasına başladık, yani 2 numara başlamış bizim odadan, ben gidince kesmelerini (boyacı terimleri bunlar...hihih...) attım. ne renk mi? inanamayacaksın. fıstık yeşili. evet. boyarken bizde acaba mı? tereddütlerine düştük ama artık çok geçti. fakat sanırsam fena olmadı. odayı yerleştirdikten sonra bakmak lazım bi' de tabii...


dün işyerindeki çiçeklerin topraklarını değiştirdim. çok yorucu ama çok keyifliydi. toprak. kocaman saksının içine doldurmak için avuçladım toprağı. parmaklarımın arasında, avucumun içinde sımsıkı tuttum. o kadar güçlüydü ki. tuhafıma gitti bunu hissetmek. insanlardaki toprak tutkusunun nedenini işte o an farkettim. o güç o kadar cazipti ki o kadar etkileyiciydi ki ona sahip olmak için kan bile dökmekten çekinmiyorlardı. oysa ki sahip olmak ne kadar geçici bi' kavram. sadece yanı başında durabilirsin. o kadar.


neyse kuzum, gündüz çiçekçi olmak istedim. şö'le bi' seram olsun mesela ya da bahçem. envai çeşit çiçek, ağaç, domates, biber, manolya, ortanca... ne kadar mutlu bi' insan olurdum. olur muydum? neden olmasın? sabah kahvaltılarına gelirdin yaz günleri bana. bahçenin ortasına bi' masa atardım ya da hep orda bi' masa olurdu. gülerdik mis kokular içinde. ne güzel olurdu hakkaten.

sonra, yani eve gittikten sonra, badana (badana kireç nev'i şeylere denirmiş gerçi, bizim yaptığımıza boya demek lazımmış, boyacı dedi.) yaparken de boyacı olmak istedim. kararsız mıyım? insanın bedenini kullanarak çalışmasının sonundaki tatmin hissine hasretim. saçma sapan yorgunluklara gark olduğumuzdan sanırım doğru dürüst de dinlenemiyoruz.

"iki iş yaptın hayatın anlamını kavradın!" deme lütfen içinde de olsa. biliyorum çünkü ben olsam der idim. kesinlikle. bi' gülerdim içimden. "kavradın da ne oldu? önemli olan bildiğinin bi' işe yaraması, yoksa ne anlamı var?" diye ağzımın payını da verirdim inan. neyse kuzum. şimdilik bu kadar.

Hiç yorum yok: