swami sivananda'nın "zihninizin efendisi olun" kitabını okumaya başladım bi' süre önce. çok ilginç ve akıcı olmasına rağmen hala otuzlu sayfaların başında bi'yerlerdeyim. aslında bi' kaç kitap birden okumanın zararlarından biri sanırım bu. neyse bahsetmek istediğim bu değildi. dur dur, şöyle başlayayım aslında;
sanırım lise zamanlarımda olmalı ve muhtemelen fizik dersi, ses dalgalarının yok olmadığını söylemişlerdi. gerçi çok bilgi sahibi değilim matematikti, fizikti, kuantumdu ama şöyle söyleyebilirim; ağzımızdan çıkan sesler, bi' süre sonra biz duymasakta, hala varolmaya ve yayılmaya devam ediyorlar. ses dalgalarla yayılır ya hani kuzum, denize bi' taş attık falan, o dalgalar. neyse çok dağıttım, yayılan ses dalgaları ilerlemeye devam ediyorlar, bi' gün uzaya gidersem mesela yirmi yıl önce söylediğim şeyleri duyabilirim. bilim böyle diyor işte kuzum.
swami sivananda da diyor ki; "Dışarıya gönderdiğiniz her düşünce asla yok olmayan bir titreşimdir." "Düşünceler dev güçlerdir. Onlar elektrikten daha güçlüdür. Sizin hayatınızı kontrol ederler, karakterinizi oluştururlar ve kaderinizi şekillendirirler." bu cümleler kitap arkasından. kitabı evde unuttuğum için internette bulduğum cümleleri yazıyorum sana.
zamanında "%100 düşünce gücünü" bende okumuştum kuzum, evet. temelde aynı şeyden bahsetse de bana kalırsa aralarındaki en önemli fark, "ne kazanabilirim, nasıl faydalanabilirim bundan" ile "durum tam anlamıyla budur, sen nasıl istersen öyle davran" arasındaki farkla aynı.
çimlendirmeye çalıştığım yaprağımı hatırlıyor musun? sana söylemedim ama onu kaybettik, sonra başka bi' yaprak buldum yerine. evet tekrar denedim çünkü nerde hata yaptığımı anlamıştım. yaprağı bi' bardak suya koymuştum ya hani, ben onun suyunu değiştirdim bi' kaç kere. hata yaptığımı anladığımda iş işten geçmişti tabii. ikinci sefer, sadece azaldığında biraz su ekledim o kadar, gerçi yapmasam daha iyi olabilirdi. uzun lafın kısası bugün onu küçük bi' plastik kaba ektim, şimdilik tabii ki. eğer tutarsa saksıya alacağım. çok heyecanlı aslında, tutsun istiyorum.
Salı, Haziran 27, 2006
101
zaman: 15:15
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Bilimin söylediği bir şey daha var:
Eğer dünya yeteri kadar yaşlı olsaydı, varolan tüm yıldızların ışıkları bize ulaşabilecekti ve gökyüzü gece de -farklı bir şekilde de olsa- aydınlık olacaktı.
'lafımı geri aldım' sökmüyo yani...
"sen nasıl istersen öyle davran" daha samimi geliyor bana. bu tarz swami'nin mi?
bir de uzun zamandır öyle kitaplar okumadığımı farkettim, çocukken bilim aşkı büyüyünce yalan aşk oldu. elimizde olsa da hiç büyümesek.
evet hatırladım, unutmuştum. bakalım bu kez nasıl olacak. nedense ben de beş kardeşler'i hatırladım; onlardan geriye kalan saksıyı da çöpe atmıştım.
e cok ama cok isteyip dile getirdigim seylerin hala olmamasini nasil acikliyor swami,sen kotusun,mutsuz oluceksin salak salaakk mi diyo ?
hmmmm enteresanmis
bu % 100 düşünce gücü felan bilmiyorum da bir aralar "mutlu olmanın kac yolu" adlı kıtaplardan okuduydum. ama sonra bıraktım o kitapları. çünkü temelde hep aynı şeyi söylüyorlar," fedakarlık yapma hep kendini düşün, kendi mutluluğun herşeyden önemlidir gerisini düşünme". tam bir bencillikle kaplıyor bence o kitapları okuduktan sonra insanın içini, hatta daha ileri giderek toplum yapımızı bile bozuyor olabilirler. ben öyle düşünüyorum en azından
f.f.; dedim ya pek anlamıyorum:)
neval; ya yaa... ona göre konuşmak lâzım işte:)
anyone; evet swami'nin, ancak tabii ki benim benzetme için sadece lafın gelişi denebilir:) ama şö'le bi durum var ki samuray da aslında tam onu söylemiş, sivananda'nın kitabında evrensel gerçeklerden bahsediyor ve sen bunun dışında değilsin, yaşadığın dünya ve evrenle bütünsün ve az ya da çok yaptığın her şeyin bi' etkisi var. bu yüzden %100 düşünce gücü ve benzeri kitaplara karşı yıllardır antipati beslemekteyim.
varolan yasayı kendi çıkarına nasıl kullanacağını değil de yasaları anlatmalı doğru bilgi vermek adına. sadece kendini düşünerek yaptığın hareket ya da düşüncelerin etkisinin nasıl olacağını bilemezsin...
uzadı konu:)
nes london-ist; yogayla ilgilendiğinize göre benden daha çok bilgi sahibi olmalısınız muhtemelen ama yine de saf bi' insan olarak şö'le demek isterim, "kendin için istemek" ve "istediğin şeyin mahiyeti (düşündüm de başka kelime bulamadım bunun yerine:))" ve başka bi' sürü şey var belirleyici olan. zor kuzum zorr velsasıl:))
vintage biscuit ; evet ilginç gerçekten...
ve sevgili samuray ; yazıdaki eksik anlatımı yukarda tamamlamaya çalıştım:)yaklaşık şeylerden bahsediyorz, ve evet okumayın zaten onları gerek yok...
''103 harekette hızlı lahmacun yeme sanatı'' sanatını ayrı tutuyorum bu tarz kitaplardan,gerçekten o kitap bir başyapıt,okullarda okutulmalı,başucu kitabı yapılmalı,yazarının heykeli dikilmeli şehir meydanlarına(kim acaba yazarı? yok yok yakınlarda bi' isim yabancı birilerini düşünme sakın)
tabi eserin bana verdiği helecandan ötürü sanatı sanatını yazmışım kitabını yazıcağıma...olur öyle şeyler.(''Ben sana lahmacunu hızlı yiyemezsin demedim ben sana düzgün cümle kuramazsın dedim'' -Gandi'nin bana vakti zamanında söylediği bi' söz)
Yorum Gönder