sevgili nes "aşkı ne bitirir?" diye sormuştu geçen gün. aslında tam bu sıralar aklıma gelen şeyler vardı bu konuya dair ya da yakın.
birini hâlâ severken artık onunla beraber olmak istememek mesela? biten nedir bu durumda? ö'le bi'şi olmaz mı diyosun? inan bana oluyor. onu hâlâ seviyor hâlâ arzuluyor ama artık onunla beraber olmak istemeyebiliyorsun. işte tam bu noktada başlıyor sorular!
biriyle beraber olurken yaşanan ilişkinin içinde dostluk var, arzu var, arkadaşlık var, seks var, paylaşım var, ... hepsi varolmaya devam ederken artık o insanla beraber olmak istememe sebebi nedir?
yaşanmışlıklardır, üstüste konan anılardır, tekrarlardır, minik minik yaşayıp da kenara kaldırdığın hayal kırıklıklarıdır, cümle içinde söylediği ve senin duyduktan on dak'ka sonra unuttuğun o kelimedir,...
bi' gün bi' anda farkına varıyosun ki aslında artık onunla beraber bi' ömür geçirmek istemiyorsun. ne bitirdi aşkını? aldattı mı? dövdü mü? başka birine mi âşık oldun?
kimseye anlatamazsın, açıklayamazsın... sana açıklansa anlayamazsın.
asıl ilginç olan ne canım biliyor musun? bu farkına varmanın gerçekten bi' anda olması. yok yok aslında minik minik farkediyorsun da hep üstünü örtüyorsun ve günün birinde bi' bakıyosun o miniklerden kocaman bi' dağ olmuş ve yemek yerken kafanı kaldırıp yüzüne baktığın an karşında...
şimdi durum tam burdayken, "nedir?" diyorum birine aşık olmana sebep olan neden? kişiliğidir ve cinsel arzudur diyorum kendime cevap olarak. e peki o zaman dostun olan ve çekici bulduğun o adama neden âşık değilsin? diye soruyorum tekrar. gözlerimi boşluğa çeviriyorum. off... bulamıyorum. bilmiyorum.
Pazartesi, Temmuz 10, 2006
105
zaman: 18:18
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
15 yorum:
biliyor musun eşcinselliği artık daha iyi anlıyorum,kadın ve erkek çok farklı iki yaratık çünkü,bi düşün,boşver klişe deme,öyleyiz işte,benim ak dediğime diğer cins hep kara der,onun bakış açısı hep farklıdır,hep de farklı olacaktır,ama kendi cinsine aşık olmayı seçen bence daha akıllı bir azınlık dışında, biz heteroseksüeller karşı cinsin tüm farklılığına karşın macerayı ve savaşmayı seçer buna da aşk deriz,aşk bittiğinde de hiç aklımıza gelmez ki o aslında hep başkaydı ama bu macera yaşanmalıydı çünkü çok ama çok zevkliydi.O zevkin kokusunu bazı adamlarda alıyorsun sonra herkesin var kendine gore bir nedeni,'farkı' farkediyorsun, sefa cefaya dönüşüveriyor çünkü,canın yanıyor,diğer maceralara doğru atı sürüyorsun.İyi yapıyorsun..
Genellikle kızların ilişkilerinde çok kullandığı kelimeleri hiç kullanmaman şaşırttı beni. "sıkılmak", "heyecanı kalmamak"... Genelde birinden sıkıldığın zamanlar böyle hissedersin, hala seversin, hala çok değerlidir senin için ama bir şey eksiktir. O şeyi de genellikle "heyecan" olarak nitelendirirsin.
İnsan çelişkilerle dolu bir varlık. Bir şeyi çok isterken aynı zamanda, o oranda uzak kalmak isteyebilirsin ondan. Bunun sebebi ne istediğimizi bilmememizden kaynaklanıyor. Hemen hemen her konuda ne istediğimizi bilmiyoruz bence.
Bana benziyor musun bilmiyorum ama, benziyorsan kafana bir soru düştü mü onu yaparsın. "Saçlarımı kestirsem mi?" sorusu gündeme gelmişse eğer ve sorulmuşsa "önüne gelene" ve o önüne gelen "hayır" yanıtıyla karşında durmuşta olsa; hiç önemi yok! Sorusu soruldu, eylemi de yapılmalıdır benim için. Sonunda pişman olayım ya da olmayayım.. Dedim ya bana benziyorsan eğer, "bitsin mi?" sorusuyla karşılacaşaksın kendi içinde. Kafan ona odaklı olacak, görüşmelerinizde olumsuz duygularını yakalamaya çalışacaksın hep,çünkü bir kere usuna düştü o düşünce.
yemek bozulduysa ne seker ne tuz fayda eder artik
ben samuray'a katılıyorum diyip özetliyim şimdilik
gaiacım seninle de özel olarak görüşücez bu konuyu ;)
bu duyguyu biliyorum, hatta benim basima geldi (ben erkek olan taraftim yani artik beraber olunmak istenmeyen taraf) Cok boktan bir durum, bende o zaman kasimdakini dengesiz olmakla suclamistim, hala oyle sucluyorum aslinda ahah. Ayse'ye de katildim guzel analiz etmis. Bir de ben sip diye asik olamiyorum,zaman ve karsimdakinin zamana dayanikliligi onem kazaniyor bende, bu yuzden ilerledikce iliski daha cok hissedebiliyorum iliskiyi sanirim. Son olarak bence ileride ki iliskilerinde seni rahatsiz olan bir soz soyledi mi, ya da yapti mi hemen o dakika soyle, nasil bu kadar dusuncesiz olur ya da nasil yapar boyle birsey diye dusunme, sadece onunla cozmeye calis ve o an yap bunu. Baktin bir cozume ulasamiyosunuz konusarak o zaman yapacak pek birsey yok demektir ama sakin cozmeye calismadan bitirme derim.
Cetrefilli soru; "aski ne bitirir?". Sanirim bu soruyu sormadan once "ask nedir?" sorusunu cevaplamak gerekir -ki bu daha da cetrefilli bir soru! Ne oldugunu tam olarak anlayip cozemedigimiz bir kavramin elimizden durup dururken ucup gitmesini anlamak dogal olarak imkansizdir, oyle degil mi?...
"Ask nedir?" sorusuna cevap bulunulur mu tam bilemiyorum, ama bence ask [edilgen] bir duygu degil bir eylemdir, oyle bir eylem ki devamli gelisime, ilerlemeye acik (LOVE <---> EVOLve, bilmem anlatabildim mi). Ne zaman ki iki insan kendi ,oz varliklarinin merkezinde birbirleriyle anlasabilir, o zaman bu eylem tam olarak uygulanabilir (insanin kendi oz varliginin bilincine varmasi da, insan gercekliginin en temel noktasidir aslinda). Ama tabii ki aski kaybedilebilecek bir duygu olarak degilde devamli yasanilabilecek bir deneyim olarak gormek kolay bir sey degil. Cunku ask veya sevmek ozunde caba gosterilmesi, ogrenilmesi gereken bir sey.
Erich Fromm "sevmek bir sanat mi?" diye sormustu. Eger oyle ise aska da bir sanat gibi yaklasmak lazim. Sanat yasanilan bir duygu yogunlugu degil bir deneyimdir. Cok guzel bir fotografa da, bir resime veya bir heykele de baksaniz, o sanat eserinin yarattigi sey bir duygu yogunlugundan cok bir deneyimdir. Bir sanatci icin o sanat eserini ortaya koymak sadece gecici hevesleri tatmin etmek degil bir deneyimi ortaya koymak, onu yasamaktir (Amerikali filozof John Dewey soylemisti galiba bunu). Eger ask da bir tur sanat ise her insan bu duyguyu bir sanat dalini ogrenir gibi yasamali, caba gostermelidir; sabir, konsantrasyon ve disiplin gerektiren agir bir ugrasi. Ask bozulunca atilacak bir yemek degil, o yemegi yapmak icin gosterilen ugrasi, deneyimdir.
Eger "ask" aktif olarak yasanilacak bir duygu olmaktan cikarilip sahip olunup tuketilecek pasif bir duygu haline getirilirse "aski ne bitirir?" sorusu zaten manasiz kalir kanimca. Her seyin metalastigi, kolayca sahip olunup tuketilecek bir imajdan, ambalajdan olustugu gunumuzde, "ask" kavraminin da sahip olunup tuketilecek bir duygu haline getirilmesi gayet dogal. Her seyi tuketmeye alisan modern birey aski neden tuketmesin ki?. Yasanilan duygular, hisler "sahip olma" kavraminin yarattigi gecici hazlara donunce, kendi ozu itibariyle etken bir duygu olmasi gereken ask da edilgen bir konuma getirilip, "asik olma" duygusunun pasif bir sekilde yasanilip tuketilecegi bir "sevgi" kavramina terkediyor yerini. Sahip olunan seyler ozgur degildir, ask ise ozgurlugun cocugudur ("L'amort est l'enfant de la libert". Fransizca bir sarki sozu idi galiba bu, bilmem? Fransizca da bilmem ben zaten).
Insanin heteroseksuel veya escinsel olmasi ise alakasiz sanirim, ask duygusu ile bocalayip yolunu kaybetmis escinsel tanidiklarimin konumu heteroseksuel arkadaslarimdan farkli da degil hani, ask cinsel secimin uzerinde ne de olsa.. Hepimiz cozumunun ne oldugunu bilmedigimiz bir soruyla bogusup duruyoruz gibi. Gerci Nes'e katiliyorum; kadin ve erkek o kadar farkli iki yaratik ki, bu iki cinsin ayni gezegeni paylasmasi tanrinin bize oynadigi kozmik bir saka olsa gerek.
" 'Nedir?' birine aşık olmana sebep olan neden?" diye sormussun. Evrimsel sebepler mi, biyolojik, psikolojik sebepler mi, sosyal sebepler mi, hangi biri, yoksa hepsi mi? Bilmem, cevabi o kadar karmasik ki bunun, labirent gibi. Sanirim en iyisi "neden?" diye dusunmeyi bir an bir yana birakip "aski nasil dolu dolu yasarim?" diye ugrasmak, bilmem yaniliyor muyum?..
Karisik konu bu ask hikayesi, kendi blogumda yazdigim bir seyler vardi bir zamanlar okumak isterseniz buyrun.
PS: Bir suredir blogunuz gozume carpmisti ara sira gelip takip ediyordum, cok sempatik ve hos bir mekan olmus. Boyle damdan duser gibi davetsiz gelip bir suru laf kalabaligi yaptigim icinde ozurler.
heyecanın bitmesi enbüyük sebeplerden.Sevgi yetersiz kalıyor deli gibi sevsende aşk başka bir şey galiba.
Alışmışlık ve duygusallık ta varsa vazgeçemiyorsun ama hep eksik devam ediyorsun bitiremiyorsun. Fedekarlık göstermek geçmişe anılara saygı giriyor bu sefer bir zamanlar aşıktım diyorsun şimdi bitti ise heyecan kalmadıysa kimsuçlu?
nes; belki de aşk cinslerin ötesindedir:))
aişe; aynı burçtan olabiliriz, kafama koyduysam bende de aynı durum oluşuyor:)
samuray; buzdolabı var, dipfriz var, kullanılsın kardeşim teknoloji:))
kuzeyrüzgarım; bunlar farazi durumlar kuzucum, üstüne konuşulacak bi'şi yok yani:))
mertulaş; tabii konuşmak lâzım her şeyi, ancak bazen konuşmaya bile değmeyecek durumlar insanın kafasına takılabiliyor, onu anlatmak istemiştim aslında:)
nothing; "aski kaybedilebilecek bir duygu olarak degilde devamli yasanilabilecek bir deneyim olarak gormek" en doğrusu tabii:)
türkçe blogunuz yok mu?:$
sizin laf kalabalığınız için de bolca yerimiz var efe'nim:) hiç çekinmeyiniz!
...; heyecan=aşk mı kuzum o zaman?
Cekinmeden laf kalabaligi ederiz artik o zaman :))
Turkce blogum yok ne yazik ki, pek ziyaret eden Turk arkadasim olmadigi icin Ingilizce acmistim o blogu, artik onunla idare edilecek sanirim. Ilerde Turkce blog acar miyim onu da bilmiyorum, Turkce bir seyler yazma ihtiyaci duydugumda eksi sozluk'u kullaniyorum hep. Sanal dunyada yazi yazmak icin kullandigim iki site zaten yeterince vaktimi aliyor, ilerde vaktim olursa bir ucuncusune baslarim belki.
ben başak:)
"aşkın ömrü üç yıldır" diye bi kitap okumuştum... kendi hayatımdan da tecrübe ederek söyleyebilirim ki uzun ilişkilerde 3., 7. ve 10. yılda ilişki bi çıkmaza ya da kopma noktasına giriyor... toparlanırsa devam ediliyor, toparlanamazsa yeni ufuklara yelken açılıyor...ben şimdilik son aşama da olup bi daha ki kriz zamanını ya da zamanımı merak ediyorum...hayır aşık mıyım değilim...aşk bitti çünkü...bi daa aynı adama ne zaman aşık olabilirim diye de beklemekteyim...sence mümkün müdür? bence ...
nothing; idare edicez artık:)
aişe; memnun oldum:)
matycim; onuncu senede misin kuzum? e harikaymış! ve bence aynı erkek ya da kadına tekrar tekrar aşık olunabilir ve her biri birbirinden farklı olabilir. kişilerin değişimleriyle ilgili. hani gün geçtikçe daha çok seviyorum hikâyesi var ya:) o işte...
ask uzerine bu kadar konusmak, bu kadar yazmak dogru degil kanisindayim. ben yasama taraftariyim. yasarim, olur biter. konusmaktan asik olmaya firsat bulamiyorsunuz gibi geliyor.
bu da bi' olasılık tabi ancak aslında bunlar konuştuklarım değil düşündüklerim diyelim. düşünmeden yaşamak da pek bana göre değil sanırım.
Yorum Gönder