Cuma, Ocak 26, 2007

168

buda hakkında önceden de birşeyler bilirdim ancak ne dediği ne öğrettiği hakkında pek de bilgi sahibi değildim. hep böyle de'il mi kuzum? sıkça duyduğumuz ve hakkında üç-beş şey okuduğumuz şeyleri kavramış ve biliyormuş gibi görünmekten büyük bi' haz duyarız. ne kadar ente'lektüeliz canım...

neyse demem o ki, yaklaşık "2500 yıl önce yaşamış olan bu kişi ne demiş?" hakkında artık az da olsa bi' fikrim var.

buda'nın öğretisinin temelinde acılardan kurtulmak var ve bunun için ne yapılması gerektiği...

televizyonda görmüştüm; ufak bi' kız çocuğu, annesiyle babası bir an bile gözlerinin önünden ayıramıyorlar, çünkü küçük kız bedenindeki acıları hissetmiyor. bu sebeple kendisine neyin zarar vereceğini bilemiyor ve sürekli gözetim altında tutulması gerekiyor. çünkü farkında olmadan gözünü çıkarabilir, elini yakabilir...

neden acı çekiyoruz?

sebepsiz ve sadece eziyet olsun diye mi?

buda'ya göre acıların kaynağı tutku ve istekler...

ve eğer acı çekiyorsak bir yerlerde bir şeyleri yanlış yapıyoruz. sobaya elimizi değdirdiğimiz sürece acının varolacağını bilmemiz gibi bencilce istek ve arzularımız varolduğu sürece de acı çekmeye devam edeceğiz.

böyle söyleyince biraz tuhaf ve ütopik geldiğini kabul etmek lazım ancak üzerine biraz düşünce ve yaşadıklarımıza bakınca ilginç gelebiliyor.

acı çektiğim zaman, neden acı çektiğimi sorgulamaya başladığımda bulduğum cevaplardan bazen utanabiliyorum...

bencillik bireysellik maskesi ardına saklanmaya ne kadar da müsait. bencil olduğumuz zaman ise acı çekiyor olmaktan ne kadar şikayet etmeye hakkımız olabilir? sahip olmak istediğimiz o kadar çok şey varken ve bunlar genelde "daha fazlasını iste!" sloganının altından fışkıran şeyler olunca bir an durup gerçekten "buna sahip olmam gerekiyor mu?" ya da "sahip olmadığım için acı çekmem?" diye sorabilmek her zaman kolay olabilir mi? üstelik "sahip olmak" üzerine muhtemelen pek de düşünmeden...

demem o ki kuzum, acı belki de yaptıklarımızın, yaşadıklarımızın sağlamasıdır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bugünlerde içimdeki huzursuzluğumun tek nedeni. Gem vurmalı insan, bu kadar fütursuz akıntıya bırakmamalı...
dizginlemeli isteklerini, beklentilerini