günler apar-topar, güneşli-bulutlu, bi'orda-bi'burda, sıkıcı-akıcı, yorgun-sakin, olaylı-sıradan akıp geçiyor.
hava geç kararıyor ya ondan değişiyor hayatın ritmi, sen bilmezsin ama öğren bunları kuzum. elektrik falan bulunmuş olsa da vücut ritmi denen şey çok da umursamıyor açıkçası; gün doğdu mu? heh tamam, battı mı? o da tamam. iklimler falan var bir de tabii ki, yazın gülen o sıcacık neşeli insanlar kışında bu şehirde yaşıyorlar.
neyse, geçen gün sıraselvilerde yürüyorum; işten çıkmışım kuaföre uğrucam sonra markete sonra eve. annem burda değil ya epey zamandır market işleri falan bize kaldı. neyse tam grand star hotel'in önünden geçiyorum bi' baktım tam karşıdan orhan pamuk geliyor. tam yanımdan geçerken karşı taraftaki büfenin önünde duran adamla selamlaştı. selamlaşmadan önce gözleri o tarafa baktı bekledi, adamla gözgöze gelince kafasını eğip gülümsedi. neden bu kadar ayrıntılı mı anlattım. orhan pamuk'la ilgili değil kuzum. şu selamlaşma işi pek ilginç; hani konuşmazsın, belki uzaktan geçersin, belki yakından... tesadüf olur da aynı anda gözgöze gelip gülümsersen ne güzel olur, herkes mutlu mesut gider ama yok tesadüfi değil de senin ayarlamaya çalıştığın bi'şi olunca ne sıkıcı olur.
ben yaşıyorum bunu sürekli. şimdi neticede bi' küçük sokakta oturuyoruz biz. hele yaz geldi ya herkes dışarda; bakkalları (iki tane), eczanesi, tesisatçısı, çiçekçisi, türkan annesi... bi' kere selamlaşınca bi'daha ki sefere suçluluk benzeri bi' duygu oluyor. hadi selamlaşıyım dedin tam geçerken başını kaldırıp baktın, yakaladın yakaladın, yakalayamadın napıcaksın? "şşşttt, pşştt... sayın bakkal günaydın!!" da denmez ki, geçip gitmek de bi' tuhaf, arkadan " bu kızda bi' hoş havalara mı girdi nedir? bi' gün selam verir bi' gün vermez! cık cık..." denmiyeceği ne malum?? mahallelik kavramı günümüzde zor işte kuzum. neyse...
insan bu kadar küçük şeylere takmamalı değil mi kafasını? ama olmuyor işte...herkesin kendi kendine yaptığı ama kimselere söylemediği binlerce küçücük şeylere yorduğumuzdan kafamızı , uygarlık tarihi olduğu yerde durup duruyor. ne düşünüyorsak o kadarız yahu!
neyse yani orhan pamuk da bi' insan. üstüne fazla gitmeyelim. ondan dedim ben.
bi' de bugün zaman hiç geçmiyor.
Cuma, Haziran 16, 2006
99
zaman: 15:15
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
ben bazen lenslerımı takmadan cıkıyorum dısarı üşengeçlikten, yolda uzaktan biri geliyor misal. ya tanıdıksa deyip dik dik bakıyorum selam vereyim diye. en son dakkaya kadar kim olduğunu anlayamıyorum zaten, bazen cok uzun baktım len deyip görmeden kafa ile selam veriyorum; ama tanıdık çıkmadığı da oluyor bu selam verdiklerimden bazıları:)
:))
sıraselviler nedense bana monopoliyi hatırlattı. Park Caddesi'ni satın aldım geçen gün. İki ilerle veya Sirkeci Garı'na kadar, hangisi uzaksa.
Yolda Orhan Pamuk'a rastlamak, ah işte böyle büyülü bir şehriniz var, farkında değilsiniz. Bir romanda yaşıyorsunuz, veya bir masa oyununda da diyebiliriz.
Bu arada Park Caddesi miydi Park Bulvarı mıydı o pahalı yer diye hatırlamayınca dolaplarda eski monopoliyi aradım. Meğer sadece Park diyormuş hainler.
Ve yarın 100 olacak sanırım.
unutmadan affınıza sığınarak http://samurayim.blogspot.com/
yeni, sıcacık, taze... :)
simon templar; sıraselviler ve park? çağrışım ilginç işte:)
romanın ya da filmin içinde yaşadığı hissine kapılmam şehirle alakalı mı yani?:)
ve evet 100 oldu bugün, aslında bi' kutlama yapsam ya da "100.yazı" yazısı yazsam mı diye düşünmedim değil bi' ara:)) ama bu konularda iyi değilim sanırım, akışa bıraktım. belki yarın akşam için planlanan mangal partisinde bi' kadeh kaldırırım.
samuray-turgay; yeni adresiniz ve isminiz hayırlı uğurlu olsun efen'im:)) bende merak etmiştim açıkçası ne oldu diye...
İstanbul'da yaşamamanın etkisi. Sıraselviler ucuzdur, 30 TL. Park pahalıdır, 80 TL. Aslında ilginç olan, yıllardır monopoli oynamadım ben. Ve Sıraselviler nerede, sanırım biliyorum. Taksim'den şu tarafa doğru, di mi? Bu biraz muğlak oldu galiba. Yani Taksim'den giderken solda eski Kemancı ve Bilsak vardır, sağda bir hastane ve arkasında bir kilise (doğru mu?)
100'ü tebrik ederim kutlamasan da. Farklı bir konsept olması kadar bunu baştan beri sürdürmen takdire değer bence.
çok teşekkür ederim efendim:) sağolunuz... ve evet işte sıraselviler orası ve oldukça net hatırlıyorsunuz.
Yorum Gönder